10 Kasım Atatürk’ü Anma
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 85. yılında büyük özlem ve minnetle anıyoruz.
Türk milletinin kaderini değiştiren, umutsuzluk içindeki bir halkı azim ve kararlılıkla ayağa kaldırıp tarihinin en büyük zaferini hediye eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Eşi benzeri görülmemiş bir kurtuluş mücadelesine liderlik ederek halkına özgürlüğü armağan eden Ulu Önder, parçalanmış bir ülkenin küllerinden yeniden doğmasını sağlayarak modern, çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Hayatını, aziz milletini layık olduğu uygar medeniyetler seviyesine çıkarmaya adadı. Sağlık problemleri yaşadığı son dönemlerinde dahi halkının umudunu ve iradesini kırmamak için hastalığını gizledi ve ülkesinin sıkıntılarıyla ilgilenmeye devam etti.
Atatürk’ün Son Günleri Nasıl Geçti?
Ülkemizin kurtarıcısı, muzaffer komutanı Mustafa Kemal Atatürk hem sivil hem askeri hayatında zaman zaman bazı hastalıklar yaşasa da 1937 yılı itibariyle şikayetleri daha da artmaya başlamıştı. Ömrünü halkına ve ulusuna adayan Büyük Önder, bu dönemde sık sık rahatsızlanmaya, yorgunluk ve halsizlik belirtileri göstermeye başladı.
1938 yılının başında Atatürk’ün bilinmeyen rahatsızlığına teşhis konuldu, hastalığının karaciğer kaynaklı olduğu doktorlar tarafından belirlendi. Uygulanan tedaviler sayesinde şikayetlerinde iyileşme olan Atatürk önerilen istirahat süresini tamamlamadan devlet işleri nedeniyle önce Bursa’ya, daha sonra ise İstanbul’a geçti. Bu gezi sırasında ise zatürreye yakalandı.
Gündemde olan Hatay meselesi de kendisini üzüyor, dış ülkelere karşı güçsüz görünmemek ve halkının umudunu kırmamak için hastalığını gizlemeye devam ediyordu. Atatürk, mutlak istirahat verilmesine rağmen 19-24 Mayıs tarihleri arasında Hatay meselesi ile ilgili olarak Mersin ve Adana gezisine çıktı. Hastalığının iyice ilerlemesi neticesinde sonraki tedavilerinin yapılması için Temmuz 1938’de Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi.
Eylül itibariyle Atatürk’ün hastalığı ciddi bir hal almışsa da devlet işlerinden geri durmadı, resmi görüşmeler yapmaya devam etti. Cumhuriyet’in 15. yıldönümünde Ankara’daki resmi törenlere katılmayı ne kadar arzulasa da bu ziyaret doktorlar tarafından riskli bulundu. Nihayetinde Atatürk de durumun ciddiyetini anlayarak bu arzusundan vazgeçti.
16 Ekim 1938’deki ilk koma halinin ardından 8 Kasım’da ikinci bir koma hali başladı. 9 Kasım sabahı devam eden koma halinin ciddiyeti Türk halkı ve dünya kamuoyuyla paylaşıldı. Ardından 10 Kasım 09.05’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu hayata gözlerini yumdu.
10 Kasım’da Neler Yapılır?
Atatürk’ün 10 Kasım’a değer katan, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü doğrultusunda 10 Kasım’da tüm Türkiye’de çeşitli anma programları gerçekleşir. Resmi kurumlar tarafından geçit törenleri düzenlenirken Atatürk’ü kabri başında anmak isteyen Türk halkı ise Ankara’ya gelerek Anıtkabir’i ziyaret eder.
Türk milletinin çok şey borçlu olduğu Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak sadece onun mücadelesini anmak değil, aynı zamanda onun ilkelerine ve düşüncelerine sadık kalarak manevi mirasını ve kurduğu özgür cumhuriyeti yaşatmaya devam etmek demektir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve düşünceleri halen milletimize yol göstermektedir. Her 10 Kasım’da bizler de büyük önder Atatürk’ü sevgi, saygı ve minnetle anıyor, izinden yürümeye devam ediyoruz.